Gönderilmemiş mektuplar....
Bazen seni yazıyorum sana...
Nasıl başladığını ve nasıl bittiğini anlatıyorum hayallerimizin...
Bazenşarkıların o minicik sözlerinin arasında buluyorum seni...
Şarkılnın sonuna kadar Seni dinliyorum sessizce...
Günün ilk ışıklarıyla başlayıp gecenin zifiri karanlıklarında seni yaşıyorum...
içimdeki fırtınaları zor susturarak...
Seni susarak yaşıyorum her susmada sen varsın,
suskunluğum sana olan isyanım, sana olan küskünlüğüm, kırgınlıgım...
Biz aslında bilmecenin belkide en zor sorusu bi o kadarda en kolay
cevabıydık...
Kelimeleri doğru kutucuklara yazabilseydin...
Karda açan kardelen' dik belkide yanlız başına savaşan...
Seninle savaşın ortasında kalmış savunmasız kale gibiydik...
Sen kapıları açmasaydın apansız belkide savaşır kazanırdık...
Kaybeden sen değildinki '' Bizdik '' Sen hiç biz olmadın...
Olduğunu sandın sadece...
Sevgiliye yazılıpda gönderilmeyen mektuplar vardır...
kendine ait olduğunu ona yazıldığını asla bilinmeyen...
Her hecesinde her satırında ona olan çaresizce sevgiyi anlatılan..
Yazdıkça büyüyen,büyüdükçe çaresiz kalan...
Sadece yazan tarafından yaşanan sahip çıkılan yazılanın asla haberi olmayan
öyle bişey bu mektupda..
Başka ellerde açan kardelensin sen..
Yüreğinde kardelen 'in eseri olmayan...
''Hayat o kadar kısaki ne zaman ne olucağının pianını yapamazsınız....
Hayat tiyatrosunda sahneler ve başrol oyuncuları değişe biliyor biz istesekde
istemesekde...''
NuRCaN...
Bazen seni yazıyorum sana...
Nasıl başladığını ve nasıl bittiğini anlatıyorum hayallerimizin...
Bazenşarkıların o minicik sözlerinin arasında buluyorum seni...
Şarkılnın sonuna kadar Seni dinliyorum sessizce...
Günün ilk ışıklarıyla başlayıp gecenin zifiri karanlıklarında seni yaşıyorum...
içimdeki fırtınaları zor susturarak...
Seni susarak yaşıyorum her susmada sen varsın,
suskunluğum sana olan isyanım, sana olan küskünlüğüm, kırgınlıgım...
Biz aslında bilmecenin belkide en zor sorusu bi o kadarda en kolay
cevabıydık...
Kelimeleri doğru kutucuklara yazabilseydin...
Karda açan kardelen' dik belkide yanlız başına savaşan...
Seninle savaşın ortasında kalmış savunmasız kale gibiydik...
Sen kapıları açmasaydın apansız belkide savaşır kazanırdık...
Kaybeden sen değildinki '' Bizdik '' Sen hiç biz olmadın...
Olduğunu sandın sadece...
Sevgiliye yazılıpda gönderilmeyen mektuplar vardır...
kendine ait olduğunu ona yazıldığını asla bilinmeyen...
Her hecesinde her satırında ona olan çaresizce sevgiyi anlatılan..
Yazdıkça büyüyen,büyüdükçe çaresiz kalan...
Sadece yazan tarafından yaşanan sahip çıkılan yazılanın asla haberi olmayan
öyle bişey bu mektupda..
Başka ellerde açan kardelensin sen..
Yüreğinde kardelen 'in eseri olmayan...
''Hayat o kadar kısaki ne zaman ne olucağının pianını yapamazsınız....
Hayat tiyatrosunda sahneler ve başrol oyuncuları değişe biliyor biz istesekde
istemesekde...''
NuRCaN...
==========================================================================
Bazen kendimizden çok qüveniriz karşımızdaki kişilere ….bilmeden qüveniriz bilmeden
inanırız…bilmemeyiz ki karşımızdaki insanların usta bir tiyatro oyuncusu olduqunu…O tiyatro
sahnesinde bizler baş rol oyuncasına asla enqel olamayız….Hayat bir oyun sahnesidir ve o oyun
sahnesinde kötü karakterleri oyuncular ve iyi karakterli oyuncular vardır..Tıpkı kızmızı başlıklı kız
romanındaki kurt ,kırmızı başlıklı kız ve büyükanne qibi…
Bazen ne yaparsan yap rolleri deqiştiremezsin.. Sonbahar rüzqarlarında savrulan yaprak misalidir
bazı insanlar..Rüzqarın şidetine qöre savrulurlar..Belkide qitmek istedikleri yün farklıdır ama
nedense o rüzqar hep ters yöne savurur yaprakları…
Bazen sevdalarda böyledir biri qerçekden sever safça…çıkarsızca ama karşısındaki kişi sadace sever
ve qün qelir sebep bile belki söylemden qider…Hep kendine iyi bak lar kalır qeride…Kalan
hatıralarıyla kalır belki hayatına bile qiden qibi devam edemez ne olduqunu
anlayamamışızdır..kabullenememişizdir qidişleri.. qidense hayatına çok dan yön vermiştir
bile….verilen sözleri kurulan hayalleri unutmuştur ….şiddetli bir rüzqar misali esip qitmiştir
…yapraqın nasıl rüzqarda savrulucaqını bile düşünmeden…..Kelebek misalidir aşk…eşsiz..tarifi
olmayan..qün qelince beklide uçup qiden …yada ölen….
NuRCaN…..!!!
inanırız…bilmemeyiz ki karşımızdaki insanların usta bir tiyatro oyuncusu olduqunu…O tiyatro
sahnesinde bizler baş rol oyuncasına asla enqel olamayız….Hayat bir oyun sahnesidir ve o oyun
sahnesinde kötü karakterleri oyuncular ve iyi karakterli oyuncular vardır..Tıpkı kızmızı başlıklı kız
romanındaki kurt ,kırmızı başlıklı kız ve büyükanne qibi…
Bazen ne yaparsan yap rolleri deqiştiremezsin.. Sonbahar rüzqarlarında savrulan yaprak misalidir
bazı insanlar..Rüzqarın şidetine qöre savrulurlar..Belkide qitmek istedikleri yün farklıdır ama
nedense o rüzqar hep ters yöne savurur yaprakları…
Bazen sevdalarda böyledir biri qerçekden sever safça…çıkarsızca ama karşısındaki kişi sadace sever
ve qün qelir sebep bile belki söylemden qider…Hep kendine iyi bak lar kalır qeride…Kalan
hatıralarıyla kalır belki hayatına bile qiden qibi devam edemez ne olduqunu
anlayamamışızdır..kabullenememişizdir qidişleri.. qidense hayatına çok dan yön vermiştir
bile….verilen sözleri kurulan hayalleri unutmuştur ….şiddetli bir rüzqar misali esip qitmiştir
…yapraqın nasıl rüzqarda savrulucaqını bile düşünmeden…..Kelebek misalidir aşk…eşsiz..tarifi
olmayan..qün qelince beklide uçup qiden …yada ölen….
NuRCaN…..!!!
=========================================================================
Kendi yüreğimin gurbetinde üşüyorum...belkide kışların en soğuğunu yaşıyorum yaz’ı bile
görmeden...Bu kadar soğuk oldugunu bilseydim yüreğime hapis kalmaz, asla kendimi içimde
hapsedmezdim ama yüreğimde üşüyorum....
Yılların zamanın bu kadar acımasız olucağını bilseydim hiç büyümezdim ve babamın o küçük
kızı olarak kalmak isterdim...
Ne çok kayıplar vermişim yüreğimde hayatımda.. kimileri dönünmesi olmayan bir yola gider
asla dönüşü yokdur ...kimileride yaşarken ölürler dönsede bişey fark etmez...
Oysa yüreğimizdeki ateşle ısına bilirdik yıllar geçsede o yollarda kaybolmasaydın....
Savunmasız bi çocuk yüreği gibiydi yüreğim sadece sana sığınacak kadar saf ve temiz sense o
çocuk yüreğini görmeyecek kadar kördün...
Ne çok canlar uğurladık yüreğimizden belki isteyerek belkide istemeyerek... en çokda çok
sevdiklerimiz uğurlamak zor gelmişdir eminim bize...ve bir daha görememek yakmışdır
canımızı.....
Seslendiğimizde sesimizi duyuramamak yada kalk uyan dediğimizde uyanmamaları
değilmidir en çok hayal kırıklığımız bizi can evimizden vuran...Bi ölüpde gidenler vardır
hayatımızdan ...bide yaşarken ölenler....
Hayata küseriz çaresizce masum çocuk yüreğimizle...hayatın bizden aldıklarını
kabullenemeyiz geri almak için gözümüz kapalı yürürüz belkide ölümün o soğuk yüzüne..
Peki çocuk yüreğinde ölüm neydi bilemedik hiç sadece bildiğimiz seslendiğimizde belki
babamız belki annemiz belkide sevdiğimizin bizi duymayıp ses vermemesiydi....Hayata
küsüp çocuk kalmakmıydı hep bu yada hayatın kuralımı...
Bazen ister istemez hayatın bizden aldıklarını düşünürüz sadece ‘’keşke’’ kalır dilimizde ama
o keşke ‘ler geri getirmez gidenleri dedimya bi ölüp gidenler vardır hayatımızdan bide bide
yaşarken ölenler....
görmeden...Bu kadar soğuk oldugunu bilseydim yüreğime hapis kalmaz, asla kendimi içimde
hapsedmezdim ama yüreğimde üşüyorum....
Yılların zamanın bu kadar acımasız olucağını bilseydim hiç büyümezdim ve babamın o küçük
kızı olarak kalmak isterdim...
Ne çok kayıplar vermişim yüreğimde hayatımda.. kimileri dönünmesi olmayan bir yola gider
asla dönüşü yokdur ...kimileride yaşarken ölürler dönsede bişey fark etmez...
Oysa yüreğimizdeki ateşle ısına bilirdik yıllar geçsede o yollarda kaybolmasaydın....
Savunmasız bi çocuk yüreği gibiydi yüreğim sadece sana sığınacak kadar saf ve temiz sense o
çocuk yüreğini görmeyecek kadar kördün...
Ne çok canlar uğurladık yüreğimizden belki isteyerek belkide istemeyerek... en çokda çok
sevdiklerimiz uğurlamak zor gelmişdir eminim bize...ve bir daha görememek yakmışdır
canımızı.....
Seslendiğimizde sesimizi duyuramamak yada kalk uyan dediğimizde uyanmamaları
değilmidir en çok hayal kırıklığımız bizi can evimizden vuran...Bi ölüpde gidenler vardır
hayatımızdan ...bide yaşarken ölenler....
Hayata küseriz çaresizce masum çocuk yüreğimizle...hayatın bizden aldıklarını
kabullenemeyiz geri almak için gözümüz kapalı yürürüz belkide ölümün o soğuk yüzüne..
Peki çocuk yüreğinde ölüm neydi bilemedik hiç sadece bildiğimiz seslendiğimizde belki
babamız belki annemiz belkide sevdiğimizin bizi duymayıp ses vermemesiydi....Hayata
küsüp çocuk kalmakmıydı hep bu yada hayatın kuralımı...
Bazen ister istemez hayatın bizden aldıklarını düşünürüz sadece ‘’keşke’’ kalır dilimizde ama
o keşke ‘ler geri getirmez gidenleri dedimya bi ölüp gidenler vardır hayatımızdan bide bide
yaşarken ölenler....
=========================================================================
SEN İSTANBUL ‘DUN…….
Bu gün en güzel gün…sanki güneş başka doğuyor şehrin üstüne…ilk ışıkları
başka yansıyor yollara…evlere….insalara…gökyüzüne….
Güller başka kokuyor sanki….kış gününde yaz sıcaklıgı gibi esiyor hafif
rüzgarlar kârların içinden…..
Yüreğimden kuşlar havalandı karların düştüğü yere sanki yağan kar tanesi
sendin…yüreğimde usulca düşen….
Ey sevğili bugun başka güzellik vardı sende o masumlugunda sessizliginde o
kadar güzeldiki sana bakabilmek gözlerinde kaybola bilmek…
Sen İSTANBUL ‘dun qözlerin o sonsuz deniz bende o denizde kaybolan
sevdalın….İstanbul gibi eşsizdin… Bi o kadarda karmaşık ….
Yüreğimdeki aşk’dı seni böyle sevdiren…sendin benim ıssız limanım bense o
limanı terk etmeyen sadık bekcisi…..
Saatler kaldı gelmene seni görmeme içimdeki heyecan çok büyük nasıl
anlatılırki sana bendeki sen….herkez sevdiğini çok sever ama ben başka
Sen İSTANBUL ‘dun…gözlerin deniz…bende sende kaybolan…..
İşte geliyo kârların içniden sanki koşarak bana geliyo …seni göre bilmek sana
sarılmakdı aşk … bana doyasıya baka bilmekdi sevmek…. Sana sanki küçük bir
çocuk gibi nazlanmak küsmekdi baglanmak…Sonun bile düşünmeden seninle
ateşde yürümekdi….Seninle nefes alabilmekdi….yağan kar’ın altında evsiz bir
kedi misali sevilmekdi beklide…..
Dedimya ; ben seni başka sevdim…Sen İSTANBUL ‘dun…gözlerin deniz…bense
sende kaybolan……
(( Giden sevdiğime…hiç bilmedin bendeki seni…ve bizi…hiç anlamadın
yürekdeki sadakati….sabretmeyi…. ))
Bu gün en güzel gün…sanki güneş başka doğuyor şehrin üstüne…ilk ışıkları
başka yansıyor yollara…evlere….insalara…gökyüzüne….
Güller başka kokuyor sanki….kış gününde yaz sıcaklıgı gibi esiyor hafif
rüzgarlar kârların içinden…..
Yüreğimden kuşlar havalandı karların düştüğü yere sanki yağan kar tanesi
sendin…yüreğimde usulca düşen….
Ey sevğili bugun başka güzellik vardı sende o masumlugunda sessizliginde o
kadar güzeldiki sana bakabilmek gözlerinde kaybola bilmek…
Sen İSTANBUL ‘dun qözlerin o sonsuz deniz bende o denizde kaybolan
sevdalın….İstanbul gibi eşsizdin… Bi o kadarda karmaşık ….
Yüreğimdeki aşk’dı seni böyle sevdiren…sendin benim ıssız limanım bense o
limanı terk etmeyen sadık bekcisi…..
Saatler kaldı gelmene seni görmeme içimdeki heyecan çok büyük nasıl
anlatılırki sana bendeki sen….herkez sevdiğini çok sever ama ben başka
Sen İSTANBUL ‘dun…gözlerin deniz…bende sende kaybolan…..
İşte geliyo kârların içniden sanki koşarak bana geliyo …seni göre bilmek sana
sarılmakdı aşk … bana doyasıya baka bilmekdi sevmek…. Sana sanki küçük bir
çocuk gibi nazlanmak küsmekdi baglanmak…Sonun bile düşünmeden seninle
ateşde yürümekdi….Seninle nefes alabilmekdi….yağan kar’ın altında evsiz bir
kedi misali sevilmekdi beklide…..
Dedimya ; ben seni başka sevdim…Sen İSTANBUL ‘dun…gözlerin deniz…bense
sende kaybolan……
(( Giden sevdiğime…hiç bilmedin bendeki seni…ve bizi…hiç anlamadın
yürekdeki sadakati….sabretmeyi…. ))
========================================================================
YAĞMUR....
Sevmeye dair çok sözler şarkılar yapılsada, şiirler yazılsada söylenen sözlerden
çok, yaşanmamışlıklar vurur Yüreği.Yaralar insanı..Hiçbir söz o acıyı dillendiremez
Ne anlatılan tam anlatır insanın ruh halini,
Ne de okuyan anlar insanın içindeki yangın yerini..
Bazen isyan bayraklarını çekersin sebepsizce ama kızgınlıkla.. yaşananlara...hayal
kırıklıklarına...kaybolan yıllara...gecelere...gündüzlere...bazen öten
kuşlara...çalan şarkılara...içinde volkandan öfke oldugu sürece sebepde çokdur ...
Anlatamazsın çünkü anlatacak hiç bişey yokdur aslında sadece yaşanmışlıklar
tükenen umutlar vardır..ve cevapsız kalan milyonlarca sorular...
Belkide sizde kalan yıllar geçsede söylemek istediginiz tek bir söz söylemek
istersiniz ama söyleyemezsiniz..Aslında bu kadar basittir sevgiler bigün hiç
beklemediginiz anda çıkar karşınıza ve hiç beklemediginiz anda gider sessizce
siz sadece baka kalırsınız nedenini bile anlamadan içinizden konuşursunuz yıllar
geçsede hep bi cevap ararsınız nedenler niçinler arasında gidip gelirisniz....bide
suç yada sorun siz değilseniz işde bu bitirir sizi kemirir içden içer ama yinede
konduramasınız sevdiğinize yalancılığı ....
Kelimeler anlatmaya yetmez...İsyan bayraklarını açarsınız
gidenen..hayata...verilen sözlere...yaşanmamış hayallere....belkide sizin bile
habariniz yokken baglamışdır hayat sizi ona yağan yağmur gibi bide hayal
kurdurmuşdur bir kızımız olsun adı yağmur olsun diye...hayal ya kapılıp
gitmişdirisniz yağmurun o eşsiz güzelliklerine kendinize geldinizde ne yağmur
kalmışdır nede hayali kurduran sevdiğiniz...
İnsanı iki şey yok eder... kurulan hayaller ve ihanet......
Sevmeye dair çok sözler şarkılar yapılsada, şiirler yazılsada söylenen sözlerden
çok, yaşanmamışlıklar vurur Yüreği.Yaralar insanı..Hiçbir söz o acıyı dillendiremez
Ne anlatılan tam anlatır insanın ruh halini,
Ne de okuyan anlar insanın içindeki yangın yerini..
Bazen isyan bayraklarını çekersin sebepsizce ama kızgınlıkla.. yaşananlara...hayal
kırıklıklarına...kaybolan yıllara...gecelere...gündüzlere...bazen öten
kuşlara...çalan şarkılara...içinde volkandan öfke oldugu sürece sebepde çokdur ...
Anlatamazsın çünkü anlatacak hiç bişey yokdur aslında sadece yaşanmışlıklar
tükenen umutlar vardır..ve cevapsız kalan milyonlarca sorular...
Belkide sizde kalan yıllar geçsede söylemek istediginiz tek bir söz söylemek
istersiniz ama söyleyemezsiniz..Aslında bu kadar basittir sevgiler bigün hiç
beklemediginiz anda çıkar karşınıza ve hiç beklemediginiz anda gider sessizce
siz sadece baka kalırsınız nedenini bile anlamadan içinizden konuşursunuz yıllar
geçsede hep bi cevap ararsınız nedenler niçinler arasında gidip gelirisniz....bide
suç yada sorun siz değilseniz işde bu bitirir sizi kemirir içden içer ama yinede
konduramasınız sevdiğinize yalancılığı ....
Kelimeler anlatmaya yetmez...İsyan bayraklarını açarsınız
gidenen..hayata...verilen sözlere...yaşanmamış hayallere....belkide sizin bile
habariniz yokken baglamışdır hayat sizi ona yağan yağmur gibi bide hayal
kurdurmuşdur bir kızımız olsun adı yağmur olsun diye...hayal ya kapılıp
gitmişdirisniz yağmurun o eşsiz güzelliklerine kendinize geldinizde ne yağmur
kalmışdır nede hayali kurduran sevdiğiniz...
İnsanı iki şey yok eder... kurulan hayaller ve ihanet......
=========================================================================
YALNIZLIK..(qım )
öyle ansızındır ki;
Birisi çıkar incitir seni , hiç beklemediğin bi anda kırar savunmasız kanatlarını ...
sonra göğsüne göğsüne basar....
kimse anlamaz senin kalbinden içine akan yarayı, kimse görmez...
kimse bilemez yarana tuz basıldığını...tesellisi olmayan acıdır...
huzurun kaldı mı diye sormaz kimse....
birine sığınmak istediğinde kimse yoktur yanında...
onca kalabalık içinde yanlızdırsın aslında...
yüreğin kış mevsimi gibi üşür...can çekişen balık gibi çırpınır...
karaya vuran dalgalar qibisindir ya hırçın öfkesini sahile vuran...yada sakin her
kıyıya terk edilmiş sandal gibisindir aslında ; yanlızlıgın içinde kimsesizce...
acıyı içinde yaşayan...
filim sahnesinde yanlızlıkla savaşan tek başrol oyuncusundur...
savunmasız bir çocuksundur aslında ...yere düşünce canı yanan dizi kanayan...
sevgiye ilgiye muhtaç...savunmasız serçe gibisindir...
cam kenarına sıgınmış hoyratca esen rüzgardan korunmak için...
yanlızlıqım aslında bir şarkıdır benim dilden dile sürüklenen herkezin kulagına
Zuhal olcay'ın şarkısındaki qibi ''yanlızlıqım yaşamak zorunda olduqum
sadece sıcaklık isteyen ...
dilinde mırıldana...
beraberliqim...''
sadece yaşarız bu seçimdir aslında ...
yanlızlık aslında çaresizlikdir içden içe büyüyen...
belkide bir volkandır patlamayı bekleyen...herkes seni mutlu sanar...
çığlık atmak istersin içindeki acıyla, çığlığını duyacak yüzlerce kulak vardır, ama
çığlığındaki acıyı duyacak hiç kimse yoktur....
NuRCaN.....
öyle ansızındır ki;
Birisi çıkar incitir seni , hiç beklemediğin bi anda kırar savunmasız kanatlarını ...
sonra göğsüne göğsüne basar....
kimse anlamaz senin kalbinden içine akan yarayı, kimse görmez...
kimse bilemez yarana tuz basıldığını...tesellisi olmayan acıdır...
huzurun kaldı mı diye sormaz kimse....
birine sığınmak istediğinde kimse yoktur yanında...
onca kalabalık içinde yanlızdırsın aslında...
yüreğin kış mevsimi gibi üşür...can çekişen balık gibi çırpınır...
karaya vuran dalgalar qibisindir ya hırçın öfkesini sahile vuran...yada sakin her
kıyıya terk edilmiş sandal gibisindir aslında ; yanlızlıgın içinde kimsesizce...
acıyı içinde yaşayan...
filim sahnesinde yanlızlıkla savaşan tek başrol oyuncusundur...
savunmasız bir çocuksundur aslında ...yere düşünce canı yanan dizi kanayan...
sevgiye ilgiye muhtaç...savunmasız serçe gibisindir...
cam kenarına sıgınmış hoyratca esen rüzgardan korunmak için...
yanlızlıqım aslında bir şarkıdır benim dilden dile sürüklenen herkezin kulagına
Zuhal olcay'ın şarkısındaki qibi ''yanlızlıqım yaşamak zorunda olduqum
sadece sıcaklık isteyen ...
dilinde mırıldana...
beraberliqim...''
sadece yaşarız bu seçimdir aslında ...
yanlızlık aslında çaresizlikdir içden içe büyüyen...
belkide bir volkandır patlamayı bekleyen...herkes seni mutlu sanar...
çığlık atmak istersin içindeki acıyla, çığlığını duyacak yüzlerce kulak vardır, ama
çığlığındaki acıyı duyacak hiç kimse yoktur....
NuRCaN.....