" Yarın yaşayacakmış gibi dünya için, bugün ölecekmiş gibi ahiret için çalış "
duvar yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
duvar yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yazı Köşesi



Gönderilmemiş mektuplar....

Bazen seni yazıyorum sana...

Nasıl başladığını ve nasıl bittiğini anlatıyorum hayallerimizin...

Bazenşarkıların o minicik sözlerinin arasında buluyorum seni...

Şarkılnın sonuna kadar Seni dinliyorum sessizce...

Günün ilk ışıklarıyla başlayıp gecenin zifiri karanlıklarında seni yaşıyorum...

içimdeki fırtınaları zor susturarak...

Seni susarak yaşıyorum her susmada sen varsın,

suskunluğum sana olan isyanım, sana olan küskünlüğüm, kırgınlıgım...

Biz aslında bilmecenin belkide en zor sorusu bi o kadarda en kolay

cevabıydık...

Kelimeleri doğru kutucuklara yazabilseydin...

Karda açan kardelen' dik belkide yanlız başına savaşan...

Seninle savaşın ortasında kalmış savunmasız kale gibiydik...

Sen kapıları açmasaydın apansız belkide savaşır kazanırdık...

Kaybeden sen değildinki '' Bizdik '' Sen hiç biz olmadın...

Olduğunu sandın sadece...

Sevgiliye yazılıpda gönderilmeyen mektuplar vardır...

kendine ait olduğunu ona yazıldığını asla bilinmeyen...

Her hecesinde her satırında ona olan çaresizce sevgiyi anlatılan..

Yazdıkça büyüyen,büyüdükçe çaresiz kalan...

Sadece yazan tarafından yaşanan sahip çıkılan yazılanın asla haberi olmayan

öyle bişey bu mektupda..

Başka ellerde açan kardelensin sen..

Yüreğinde kardelen 'in eseri olmayan...

''Hayat o kadar kısaki ne zaman ne olucağının pianını yapamazsınız....

Hayat tiyatrosunda sahneler ve başrol oyuncuları değişe biliyor biz istesekde

istemesekde...''
NuRCaN...


==========================================================================


Bazen kendimizden çok qüveniriz karşımızdaki kişilere ….bilmeden qüveniriz bilmeden

inanırız…bilmemeyiz ki karşımızdaki insanların usta bir tiyatro oyuncusu olduqunu…O tiyatro

sahnesinde bizler  baş rol oyuncasına asla enqel olamayız….Hayat bir oyun sahnesidir ve o oyun

sahnesinde kötü karakterleri oyuncular ve iyi karakterli oyuncular vardır..Tıpkı kızmızı başlıklı kız

romanındaki kurt ,kırmızı başlıklı kız ve büyükanne qibi…

Bazen ne yaparsan yap rolleri deqiştiremezsin.. Sonbahar rüzqarlarında savrulan yaprak misalidir

bazı insanlar..Rüzqarın şidetine qöre savrulurlar..Belkide qitmek istedikleri yün farklıdır ama

nedense o rüzqar hep ters yöne savurur yaprakları…

Bazen sevdalarda böyledir biri  qerçekden sever safça…çıkarsızca ama karşısındaki kişi sadace sever

ve qün qelir sebep bile belki söylemden qider…Hep kendine iyi bak lar kalır qeride…Kalan

hatıralarıyla kalır belki hayatına bile qiden qibi devam edemez ne olduqunu

anlayamamışızdır..kabullenememişizdir qidişleri.. qidense hayatına çok dan yön vermiştir

bile….verilen sözleri kurulan hayalleri unutmuştur ….şiddetli bir rüzqar misali esip qitmiştir

…yapraqın nasıl rüzqarda savrulucaqını bile düşünmeden…..Kelebek misalidir aşk…eşsiz..tarifi

olmayan..qün qelince beklide uçup qiden …yada ölen….

NuRCaN…..!!!

=========================================================================

Kendi yüreğimin gurbetinde üşüyorum...belkide kışların en soğuğunu yaşıyorum yaz’ı bile

görmeden...Bu kadar soğuk oldugunu bilseydim yüreğime hapis kalmaz, asla kendimi içimde

hapsedmezdim ama yüreğimde üşüyorum....

Yılların zamanın bu kadar acımasız olucağını bilseydim hiç büyümezdim ve babamın o küçük

kızı olarak kalmak isterdim...

Ne çok kayıplar vermişim yüreğimde hayatımda.. kimileri dönünmesi olmayan bir yola gider

asla dönüşü yokdur ...kimileride yaşarken ölürler dönsede bişey fark etmez...

Oysa yüreğimizdeki ateşle ısına bilirdik yıllar geçsede o yollarda kaybolmasaydın....

Savunmasız bi çocuk yüreği gibiydi yüreğim sadece sana sığınacak kadar saf ve temiz sense o

çocuk yüreğini görmeyecek kadar kördün...

Ne çok canlar uğurladık yüreğimizden belki isteyerek belkide istemeyerek... en çokda çok

sevdiklerimiz uğurlamak zor gelmişdir eminim bize...ve bir daha görememek yakmışdır

canımızı.....

Seslendiğimizde sesimizi duyuramamak yada kalk uyan dediğimizde uyanmamaları

değilmidir en çok hayal kırıklığımız bizi can evimizden vuran...Bi ölüpde gidenler vardır

hayatımızdan ...bide yaşarken ölenler....

Hayata küseriz çaresizce masum çocuk yüreğimizle...hayatın bizden aldıklarını

kabullenemeyiz geri almak için gözümüz kapalı yürürüz belkide ölümün o soğuk yüzüne..

Peki çocuk yüreğinde ölüm neydi bilemedik hiç sadece bildiğimiz seslendiğimizde belki

babamız belki annemiz belkide sevdiğimizin bizi duymayıp ses vermemesiydi....Hayata

küsüp çocuk kalmakmıydı hep bu yada hayatın kuralımı...

Bazen ister istemez hayatın bizden aldıklarını düşünürüz sadece ‘’keşke’’ kalır dilimizde ama

o keşke ‘ler geri getirmez gidenleri dedimya bi ölüp gidenler vardır hayatımızdan bide bide

yaşarken ölenler....


=========================================================================


SEN İSTANBUL ‘DUN…….

Bu gün en güzel gün…sanki güneş başka doğuyor şehrin üstüne…ilk ışıkları

başka yansıyor yollara…evlere….insalara…gökyüzüne….

Güller başka kokuyor  sanki….kış gününde yaz sıcaklıgı gibi esiyor hafif

rüzgarlar kârların içinden…..

Yüreğimden  kuşlar havalandı karların düştüğü yere  sanki yağan kar tanesi

sendin…yüreğimde usulca düşen….

Ey sevğili bugun başka güzellik vardı sende o masumlugunda sessizliginde o

kadar güzeldiki sana bakabilmek gözlerinde kaybola bilmek…

Sen İSTANBUL ‘dun qözlerin o sonsuz deniz bende o denizde kaybolan

sevdalın….İstanbul gibi eşsizdin… Bi o kadarda karmaşık ….

Yüreğimdeki aşk’dı seni böyle sevdiren…sendin benim ıssız  limanım  bense o

limanı terk etmeyen sadık bekcisi…..

Saatler kaldı gelmene seni görmeme içimdeki heyecan çok büyük nasıl

anlatılırki sana bendeki sen….herkez sevdiğini çok sever ama ben başka

Sen İSTANBUL ‘dun…gözlerin deniz…bende sende kaybolan…..

İşte geliyo  kârların içniden sanki koşarak bana geliyo …seni göre bilmek sana

sarılmakdı aşk … bana doyasıya baka bilmekdi sevmek…. Sana sanki küçük bir

çocuk gibi nazlanmak küsmekdi baglanmak…Sonun bile düşünmeden seninle

ateşde yürümekdi….Seninle nefes alabilmekdi….yağan kar’ın altında evsiz bir

kedi misali sevilmekdi beklide…..

Dedimya ; ben seni başka sevdim…Sen İSTANBUL ‘dun…gözlerin deniz…bense

sende kaybolan……

(( Giden sevdiğime…hiç bilmedin bendeki seni…ve bizi…hiç anlamadın

yürekdeki sadakati….sabretmeyi…. ))



========================================================================


YAĞMUR....

Sevmeye dair çok sözler şarkılar yapılsada, şiirler yazılsada söylenen sözlerden

çok, yaşanmamışlıklar vurur Yüreği.Yaralar insanı..Hiçbir söz o acıyı dillendiremez

Ne anlatılan tam anlatır insanın ruh halini,

Ne de okuyan anlar insanın içindeki yangın yerini..

Bazen isyan bayraklarını çekersin sebepsizce ama kızgınlıkla.. yaşananlara...hayal

kırıklıklarına...kaybolan yıllara...gecelere...gündüzlere...bazen öten

kuşlara...çalan şarkılara...içinde volkandan öfke oldugu sürece sebepde çokdur ...

Anlatamazsın çünkü anlatacak hiç bişey yokdur aslında sadece yaşanmışlıklar

tükenen umutlar vardır..ve cevapsız kalan milyonlarca sorular...

Belkide sizde kalan yıllar geçsede söylemek istediginiz tek bir söz söylemek

istersiniz ama söyleyemezsiniz..Aslında bu kadar basittir sevgiler bigün hiç

beklemediginiz anda çıkar karşınıza ve hiç beklemediginiz anda gider sessizce

siz sadece baka kalırsınız nedenini bile anlamadan içinizden konuşursunuz yıllar

geçsede hep bi cevap ararsınız nedenler niçinler arasında gidip gelirisniz....bide

suç yada sorun siz değilseniz işde bu bitirir sizi kemirir içden içer ama yinede

konduramasınız sevdiğinize yalancılığı ....

Kelimeler anlatmaya yetmez...İsyan bayraklarını açarsınız

gidenen..hayata...verilen sözlere...yaşanmamış hayallere....belkide sizin bile

habariniz yokken baglamışdır hayat sizi ona yağan yağmur gibi bide hayal

kurdurmuşdur bir kızımız olsun adı yağmur olsun diye...hayal ya kapılıp

gitmişdirisniz yağmurun o eşsiz güzelliklerine kendinize geldinizde ne yağmur

kalmışdır nede hayali kurduran sevdiğiniz...

İnsanı iki şey yok eder... kurulan hayaller ve ihanet......


=========================================================================

YALNIZLIK..(qım )

öyle ansızındır ki;

Birisi çıkar incitir seni , hiç beklemediğin bi anda kırar savunmasız kanatlarını ...

sonra göğsüne göğsüne basar....

kimse anlamaz senin kalbinden içine akan yarayı, kimse görmez...

kimse bilemez yarana tuz basıldığını...tesellisi olmayan acıdır...

huzurun kaldı mı diye sormaz kimse....

birine sığınmak istediğinde kimse yoktur yanında...

onca kalabalık içinde yanlızdırsın aslında...

yüreğin kış mevsimi gibi üşür...can çekişen balık gibi çırpınır...

karaya vuran dalgalar qibisindir ya hırçın öfkesini sahile vuran...yada sakin her

kıyıya terk edilmiş sandal gibisindir aslında ; yanlızlıgın içinde kimsesizce...

acıyı içinde yaşayan...

filim sahnesinde yanlızlıkla savaşan tek başrol oyuncusundur...

savunmasız bir çocuksundur aslında ...yere düşünce canı yanan dizi kanayan...

sevgiye ilgiye muhtaç...savunmasız serçe gibisindir...

cam kenarına sıgınmış hoyratca esen rüzgardan korunmak için...

yanlızlıqım aslında bir şarkıdır benim dilden dile sürüklenen herkezin kulagına

Zuhal olcay'ın şarkısındaki qibi ''yanlızlıqım yaşamak zorunda olduqum

sadece sıcaklık isteyen ...

dilinde mırıldana...

beraberliqim...''

sadece yaşarız bu seçimdir aslında ...

yanlızlık aslında çaresizlikdir içden içe büyüyen...

belkide bir volkandır patlamayı bekleyen...herkes seni mutlu sanar...

çığlık atmak istersin içindeki acıyla, çığlığını duyacak yüzlerce kulak vardır, ama

çığlığındaki acıyı duyacak hiç kimse yoktur....

NuRCaN.....

bladeolgun. Blogger tarafından desteklenmektedir.

İzleyiciler